E-posta okumaktan durum güncellemesine kadar,
taşınabilir aygıtlarla haftanın yedi günü 24 saat boyunca 'yiyebildiğin
kadar ye' tarzında veri alışverişi yaparak, daha önce hiç olmadığı kadar
çok bilgi tüketiyoruz.
Baytları 'mega' veya 'giga' diye tarif etmeyi unutun; artık 'exa' ve 'zetta' devri.
2016'dan itibaren, şimdiye kadar yapılmış bütün sinema
filmlerininkine eşit veri, üç dakikada bir internet üzerinde dolaşıyor
olacak.
Bu bir insanın izleyebileceğinden çok fazla
gözükmesine karşın, California Üniversitesi tarafından yapılan akademik
bir araştırma, mevcut veri düzeylerinin, ABD'li bir vatandaşın her gün
12 saat içinde tükettiği miktarda veriye denk olduğunu öne sürüyor.
Araştırmada, ortalama bir ABD vatandaşının
herhangi bir günde; e-posta, sosyal medya mesajı, internet sitesinde
arama veya başka bir dijital yolla 100 bin 500 kelime tükettiği
belirtiliyor.
Üniversitenin ifade ettiği gibi, günün yedi
saati uyuyorsak bunun pratik anlamı, uyanık kaldığımız zamanın dörtte
üçünü, çoğunluğu elektronik ortamda olmak üzere bilgi alarak geçiriyor
olduğumuz.
Fakat "medya tüketimi" tanımı şüpheli ve
istatistik biliminde bir şeyi görmekle onu aktif olarak okumak
arasındaki farklı belirlemek zor.
Raporun yazarlarından Prof. Roger Bohn, "Eğer bilgisayar
başındaysanız ve televizyon açıksa, TV ölçüm şirketi Nielsen bunu yine
de 'televizyon izlemek' diye tanımlayabilir" diyor ve ekliyor: "Prensip
olarak, bir günde 24 saatten fazla tüketimde bulunabilirsiniz."
'Gerçek' sohbetler bölünüyor
Yani, bir gün içinde hep 24 saat olmasına
karşın, aynı süre içinde daha fazla bilgi dolaşıyor ve bu da, "aşırı
enformasyon" denilen şeye yol açıyor.
Artık bu, farkına varılmaya başlanan bir sorun.
New York Times yazarı Nick Bilton'a göre, bunun
büyük kısmı "kullanıcı arayüzü" sorunu: "Her şey ilginizi çekmek için
tasarlanıyor. Mesaj aldığınızda, telefonunuz titreştiğinde veya
çaldığında cevap vermelisiniz."
Bunun sonucu ise gerçek hayattaki sohbetlerin, dijital şeylerle bölünmesi oluyor.
Bilton şöyle diyor: "Sanki sizle sohbet etmek
isteyince, bir şok tabancasıyla sizi nişanlayıp suratınıza bir 'dur'
işareti doğrultmam gerekiyormuş gibi. Bu hiç de iyi bir muhabbet yolu
değil."
Peki alınan bu bilginin içeriği ne?
Örneğin, Twitter üzerinde dakikada yaklaşık 100 bin tane dolaşan
tweet'leri alalım. Harvard Business Review tarafından sipariş edilen
araştırmaya göre, bir kullanıcının yaydığı tweet'lerin sadece yüzde
36'sı okumaya değer.
Genel olarak internet kullanımı ise her on kişiden birini etkileyebilen bağımlılıkla ilişkili.
Rapordaki bulguya göre, bu durumdakiler alkol, kokain veya esrara bağımlı olanlarla benzer etkiler hissediyor.
Bilgi toplumunun parçası olmak
Fakat internet, öbür bağımlılıklara göre, modern yaşam tarzı için daha tamamlayıcı bir şey olarak görülüyor.
Hatta o kadar ki, 'world wide web' yaratıcısı Tim Berners-Lee, web'e erişimin bir 'insan hakkı' olduğuna inanıyor.
"Web olmadan yaşamak imkansız" diyordu bir MIT
sempozyumunda: "Susuz yaşamak imkansız. Ama suyunuz varsa, web'e
bağlanabilen ve bilgi toplumunun bir parçası olan kişiyle bağlanamayan
arasındaki fark büyüdükçe büyüyor."
İnternetin etkisi o kadar büyüdü ki bazı kişiler, "aşırılıktan" kaçmak için uç yollara başvuruyor.
Teknoloji gazetecisi Paul Miller bir yıldır interneti bıraktı.
Sebebini şöyle yazdı: "Her sohbet bir şekilde internetten bilgilerle yapılıyor veya internette noktalanacak gibi hissediliyor."
Eğer onun bu serüveni hakkında yorum yapmak
isterseniz, ona Twitter üzerinden veya e-postayla değil, telefon ederek
veya posta kutusuna mektup atarak ulaşabilirsiniz.
Pek çok kişiye bu, neredeyse nostaljik derecesinde eski moda gelecektir.
Oysa 'world wide web' henüz sadece 23 yaşında.
Alex Hudson
BBC/TURK

Hiç yorum yok:
Yorum Gönder
Not: Yalnızca bu blogun üyesi yorum gönderebilir.